Cuma, Ağustos 24, 2007

bir SÖZ



tadında bırak düşleri
sagırsa bırak öyle kalsın
duyuyorsa yaşa
sagırlıgın inadına

-HIM3399-

Cuma, Ağustos 17, 2007

Sırlar Dünyası'nı seyrederken den.....



Sırlar Dünyası'nı seyrederken uyuyakalmışım.Neden sonra uyandım.( Ne demek yahu neden sonra??...neyse) bir süre meşgalesizliğin dünyanın en zor meşgalesi olduğunu düşündükten sonra ütü yapmaya karar verdim.Ütünün ucunu gömleğin cebine sokup yırtmak suretiyle , gömleği kullanılamaz hale getirmenin haklı gururunu yaşadım.O an için en temiz durumdaki en sevmediğim gömleği güç bela ütüledim.Ütüyü icat eden zat-ı muhteremin kemiklerini sızlatarak sağ salim pantalonu da hallettim.Alnımdan boncuk boncuk terler akıyordu.Hava almak amacıyla doğaçlama adımlarla biraz yürüdüm.neden sonra (bak hala!!!...) yeterince havamı aldığıma ikna olarak eve dönmeye karar verdim.

"Pardon birader!sınır kapısına burdan mı gidiliyor?" diye soran bir kafa uzandı ışıklardaki arabadan."Dümdüz devam et!" dedim.Eve girerken "ulan yol göstermek kisvesine büründürüp binseydim arabaya da kendimi sınır dışı etseydim ya keşke" tınılarında düşünmedim değil.

yatmadan önce traş olmaya karar verdim.( üstüste kararlar almaktan yorulmuş, nefes nefese kalmıştım )Sabahları yaptığım traş olma eylemleri ; uyku sersemliğinden mütevellit defalarca burnumun ucunu kesmekle nihayet bulduğundan böyle bir çözümü daha önce neden düşünemediğim için kendimi kınadım.Zira kişisel yön tayin eylemlerimde tek ölçütüm olan burnumun dikinin daha fazla örselenmesine içim elvermiyordu nicedir!

Uyandığımda dünya koskocaman bir ütü odasına dönüşmüş gibiydi.Buhar püskürtme düğmelerine aynı anda basılmış milyonlarca ütü tıslıyordu ensemde.

aşırı sıcakları protesto etmek için toplanmış bir penguen güruhuyla karşılaştım çarşıda.
"hazır toplanmışken İsrail'i protesto etsek ya..işe yarasın kalabalığımız" dedim.

-Yok abi! o iki ülkenin iç sorunu,karışmayız biz..ama sıcaklar öyle mi ya? bak telef olmak üzereyiz..
-Şu halde telef olmanız daha hayırlı Ulan..duyarsız deyyuslar!! diye bağırarak kovaladım onları..

Servise binerken öfkem hala geçmemişti..

"Öfkem hala geçmedi" dedim yanımda oturan elemana..
-Pardon anlıyamadım...bir şey mi söylediniz?
-Yok bişey!!

Pencereden dışarı baktım..Irmaktaki adaya bir sürü martı konmuştu..

Sürekli soğuk ülkelere göçen aykırı bir göçmen kuş olabilmek ne güzel olurdu!

-koBALt-

Çarşamba, Ağustos 15, 2007

bir sebepten kaç sonuç çıkar ki?




bir sebepten kaç sonuç çıkar ki?

öküz altında buzağı aradım...mamafih buldum da...Arayan ne zaman bulamamış ?

bir müddet sıçradık çayırda...Sonra ilk trenle İsviçre Alplerine annesinin yanına gönderdim O'nu..Öküzü de en yakın mezbahaya..

( yıllar sonra duydum da büyüyünce mor inek olup alpella reklamlarında oynamış..kıvanç doldum )


Çayırda başıboşluktan sıkıldım...Hayal tacirliğiyle ,felaket tellallığı arasında bocalarken..Başarıdan başarıya koşuyormuşum meğer..

Kendi kendimi taltif edip,rütbeler verdim.Azlettim sonra...Tazminat bile vermeden, kovdum.Sürüm sürüm süründürdüm...

06 posta kodlu adreslerin yazıldığı zarfların içine; resmi literatür sosunda marine edilmiş "arz ederim" le biten mektuplar yazma konusunda uzmanlaşmaya karar verdim.Gıpgri oldum...Kaşe bastım atraksiyon niyetine...

Köhne rayların üzerinde yaylanıp duran eski lokomotifleri

Seyrederken...

Bir kase aşurede tüm bir gençliği yedim Nitekim..



-KoBalt-

Cuma, Ağustos 10, 2007

neydim,neyim,ne oluyorum,ne olacağım?



Yaşıyorum ..
Bir ofis köşesinde kafamdan geçenlerin eşliginde mesaimi tamamlıyorum....
dağınığım..toplanamıyorum...farksızlıklar cehenneminden yansımalar görüyorum zihnimde.Galiba yaklaşıyorum...
Anlamsızlıklarla dolu bir dünyada gerçeklerin curcunasına kendimi birakiyorum zaman zaman.Dilegim kör olmak bütün bu olup bitenlere.Biraz daha kaygısız ve tamahkar .... pehh ama yapamıyorum,alışkanlıklarım ağır basıyor.
sacmalıyorum... susup düşündüğümde sarpa sarıyorum,bir boğulmuşluk hissi taşıyorum.
aklımdan
-acaba psikolojik bir bozukluk sürecine mi giriyorum ?
-hormonal sistemlerimde arıza mı var?
-bir kız mı lazım?
-Geçici depresyonlardan biri mi?

gibi sorularla geçen bir süreden sonra sessizligimi bozacak bir etkileşime giriyorum.
sonra yine aynı şeyler...
yaşam denilen varoluşun içinde süzülen bir çöp gibiyim...

Biri diyor ki
materyalistsin...
biri diyor ki
bencilsin...
biri diyor ki
duygusalsın
biri diyor ki
karamsarsın
biri diyor ki
derinsin
biri diyor ki
bir hiçsin

Aslında Çoğu zaman öylelerim;gündelik hayatın ve insanlık cehenneminin kandırmacasındaki medeniyet motifine gore ben aslında materyalist bile sayılmam yaa neyse...


Ben aslında !
neydim,neyim,ne oluyorum,ne olacağım?(!)
bilemiyorum :(